Türkiye de insanların çoğu; farkında olmasalar, oyunu bilmeseler bile aslında ciddi bir GO oyuncularıdır. Sanat, bilim ve bilgeliğin kesiştiği oyun olan GO, bir efsaneye göre Çin imparatoru Yao tarafından (M.Ö 2357-2255) tarihinde bulundu.
“Bir askerin taktik gücü, bir matematikçinin kesinliği, bir sanatçının hayal gücü, bir filozofun dinginliği ve güçlü bir zeka.” (Zhang Yunqi)
Go, kurallarının azlığından ötürü belki de dünyanın öğrenmesi en basit oyunlarından biri kabul edilir. Buna karşın, oyun ilerledikçe içerdiği karmaşıklığın ne büyük boyutlarda olduğu anlaşılır.
Go 19 x 19 yatay ve dikey çizgili kare şeklinde bir tahta üzerinde mercek şeklindeki siyah ve beyaz taşlarla oynanan iki kişilik bir oyundur. Oyundaki amaç kendi taşlarınızla rakipten daha geniş alanlar oluşturmaktır. Oyunun ortalarına doğru birbirinizi çevrelemeye başladığınızı göreceksiniz. Oyunda çevrelenen taşlar esir düşmüş olacağından aslında bir savaşı andırır. Savaşlarda uygulananlar ile Go oyununun kuralları bire bir uyuşmaktadır.
Olaya savaş boyutunda değil ama egemen olma boyutunda baktığımızda onlarca yıldır ülke üzerinde oynanan ama oyun olarak ülkemizde 15 – 20 yıldır oynanan GO oyununda taşları etkili kullanmak gerekmektedir. Hangi taşın çevreleyip hangi taşın çevrelendiği ise oyunu kimin yönettiğine, bakılan pencereye ve bakan kişiye göre değişkenlik göstermektedir. Kesin olan durum oyunda daha fazla alan çevirmek ve çevrilmemek için kuvvetleri dağınık ama birbirlerine bağlı tutmaktır.
GO oyununu herkesin öğrenmesi ve çocuklarının öğrenmesine de öncülük etmesi gerekmektedir ki rakip taşlar tarafından kolayca çevrelenmesin.
Herkese huzurlu bir 2013 yılı diliyorum.
Kaynak: Bülent YILMAZ | SIRALAMAM