İNOVASYON PARADİGMASI

Posted on 15 Aralık 2012 · Posted in Genel

İnovasyon paradigması adı ile yazdığım bloğu konferanslarımda da paylaşıyorum. İzmir de JCI, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Kalder, Ege Üniversitesi, Rotarack Akademi, İstanbul da TUGİAD, Boğaziçi geleceğin liderleri konferansı, Bursa da Tosyöv, Uludağ İhracatçılar Birliği, Ankara’da Kamu Kalite Derneği, Ankara Ticaret Odası gibi konferansların  geri bildirimleri ile sanal ortamdan reel ortamda bir ” düşünce ” paylaşımına döndü. “Yenileşim Yönetimine” büyük bilgi/ilgi var son yıllarda.

İnovasyon Paradigmasını yenileşim mühendisliğine indirgedim bu konferanslarda.

Bilim Felsefesi ise inovasyon paradigması kavramı ile  yaratıcı düşünmenin metafizik yönüne referans olan derin bir kaynak.Bilim,felsefe,paradigma arasında ki ilişkileri biraz araştıralım.

BİLİM FELSEFE‘yi etkiler.

Bugünün BİLİM FELSEFESİ yarının YENİLEŞİMİDİR.

Sezgi bilincin, BİLGİ düşünmenin sonucudur.

Gücün kaynağı  BİLGİDİR.

PARADİGMA Dönüşümü BİLGİ üretir.

ZİHİNSEL dönüşüm BİLİM FELSEFESİNİN çerçevesinde bir grubun diyaloğu ile gerçekleşir.

Bilimsel metodun özünde yer alan mantıksal düşünme felsefede;

  • Ampirik geleneğe bağlı düşünürler için | İndüksiyon-1
  • Rasyonalist geleneğe bağlı düşünürler için | Dedüksiyon-2
  • Modern mantıkçılar için | Hipotetik Dedüksiyon-3
  • Pragmatistler için | Retrodüksiyon-4

metodolojisini kullanır. (Bknz.dip not)

Bilim felsefesini bir blog çerçevesinde kısaca özetlersek; Bilimsel araştırma sürecinin, gözlem kuralları, analiz ve  sentez yöntemleri, ön varsayımlar gibi öğelerini aydınlatan ve bu öğelerin geçerlilik temellerini biçimsel mantığın, pratik metodolojinin ve metafiziğin bakış açısıyla değerlendiren felsefe dalıdır.

Bilim felsefesi sorularım bloğumda aşağıda ki şekilde ortaya çıkıyor:

………………………bilim felsefesini yenileşim mühendisliğe indirgeyen şirketlerin sunduğu “ teknolojik yaşam sitili” insanı bir “sanal robotip” e dönüştürmüyor mu ? (1.sorunsalım)

Makinaların; Sanal ve Gsm iletişimin yaşamı kolaylaştırdığı, hızlandırdığı bir enformasyon çağında yaşam deneyimini insana bilgi toplumuna dönüşüm için  ”düşünme zamanı” kazandırması  gerekmez mi? (2s)

Bilim iktidarı, insanları  tüketici bir “tip” yaparak, ekonominin özü olan; ihtiyacı olan bir şeyi ihtiyacı olan başka bir şey ile değiştirmek için insanın ürün ve hizmet üretmesi ilişkisini ortadan kaldırarak doğa kaynakları da sınırsız tüketmiyor mu? (3s)

Düşünen sivil toplum organizasyonların tasarımı yapılmadan, küreselleşen tekno şirketlerin insanları kendileri için çalışan ve kazançları ile üretimlerini tüketen biyolojik canlı sürecine dönüştürmesi niçin sorgulanmıyor? (4s)

Bireysel hırsı körükleyen egoizm ve global şirketleri kar odaklı büyüme modeli; moda -popüler kültür propagandası ile insani değerlerin önüne geçerek AVM’leri tapınak, markaları putlara dönüştürmesinin altında  bilim felsefenin insanların tüketim alışkanlıklarını sorgulamaya teşvik etmesi  mümkün olabilir mi? (5s)

Bilim  tüketim hızını, çeşidini artırırken bu kendi kendini tüketen (ENROPİ‘nin kaçınılmaz sonunu destekleyen) küresel sistemini koruyacak medya ve silah teknolojine karşı nasıl bilim felsefesi düşünmek için hangi soruları sormaya başlayabilir? (6s)

BİREYİN DÜŞÜNMEKTEN vazgeçmesinde BİLİM insana faydalı olma misyonunu kaybederek kendini finanse eden küresel şirket mekanizmanın parçası olmasını karşısında bilim felsefesi yenileşim mühendisleri ile Sosyal Yenileşim alanında profesyonelleri  düşünmeye nasıl davet edebilir? (7s)

Bilim adamları, bilimi kullanan profesyoneller soru sormayı unutarak özgürlüklerinden vazgeçişin bedelini teknolojik oyuncakları otomobil gibi ile oynayarak sanal medyada kendi nickname’leri ile kurt adamlara, vampirlere dönüşmelerinin altında yatan zihinsel modeli nedir, nasıl çalışıyor? (8s)

Gerçek bir bilgi sevgisi ile bilgelik yolunda ilerlemek yerine  cep telefonunu, pc’sinin, otosunu değiştirmenin maddi çekici gücü karşında bilim felsefecileri düşünmenin gücünü yeniden nasıl keşfedebilir? Aristonun, Platonun zamanında olduğu gibi… (9s)

Bilimin  putlaşarak ”başarı” miti ile göz boyacılığının altında yatan zihinsel atalet, bilimin ürünlerini kullanan kitlelerce ve bilim sürecinde yer alan bilim profesyonellerinin etkisi gittikçe güçlenirken bilim felsefeciler T.KUHN paradigması gibi nasıl bir zihinsel bilim devrimi yapabilir yada paradigma değişimi için bir düşünce ağları geliştirebilir hem sanal, hem reel ortamlarda? (10s)

Bilimsel araştırma yapan akademisyenler ile bilimi mühendisliğe indirgeyen pratisyenler-müh, teknisyen- bilimi sorgula diyen bilim felsefeden uzak durdular.

Sosyal bilimciler, -psikolog, filozof, ekonomist, sosyolog, hukukçular- da fen bilimlerinin konularına genel kültür düzeyinde lise bilgileri seviyesinde yaklaştılar. Sonunda insanın sol beyni ürünü olan fen-matematik ve sağ beyni ürünü  olan sanat, sosyal alanlar arasında ki ilişkiler koptu ta ki Einstein’ın atom bombasını biz yaptık, sonuçlarından da biz sorumluyuz diyene kadar.

Bugün; teknolojik, biyolojik silahları yaratanlar ile ekonomik-sistemi tasarlayanlar yaptıkları işin ETİK sonuçlarını sorgulamadıkları gibi bilim felsefesi açışından bilimin işlevinide hiç gündeme getirmiyor?

İnovasyon Paradigması, kurumların sosyolojik yapısına ve çalışanların psikolojik bilinçlerine bağlı olarak kendi kendini yöneten organizasyonlara dönmesi gerçekten bilgi toplumu yaratabilir

Ütopya mı?

Bilim felsefesi ile gücün kaynağı bilgiyi keşfetmiyorsanız ütopya olarak kalabilir

Bugünün interneti atom altı parçacık fiziğinin yan ürünü değil mi?

CERN’de “Higgs parçacığı” ararken başka ne yan ürünler çıkabilir?

Yenileşim mühendisleri bilgi toplumunun tasarımınsa sosyal yenileşimleri ile fark yaratacak ve ürün, süreç yenileşim ürünleri ile insaların iyi, güzel, ucuz şeylere kolay ulaşmasını sağlayacak.

Açık yenileşim ağları ile bilgiye herkes heryerden kolayca ulaşacak yeter ki P.Drucker’ın deyimi ile tüm bilgi işçileri sanal bilgi ağlarında bir araya gelsin.

Şimdi bilim felsefesi zamanı, Aristo ,Sokrat, Pisagor’lar her zaman vardı, yeni Platonlara blogger diyoruz, google arandığında bulunsun diye.

(dip notlar)

İndüksiyon

Gözlem ya da deney yolu ile olgular toplamak, sınıflamak, bilinen diğer olgularla karşılaştırmak ve genellemelere ulaşmaktır (tümevarım).

Dedüksiyon

Matematik ve mantıkta, verilmiş bazı aksiyom veya varsayımlardan teorem çıkartma ya da kanıtlama yöntemidir (tümden gelim).

Hipotetik Dedüktif Yöntem

Bu yöntem bir bakıma yukarıdaki iki görüşün bir uzlaşımıdır. Bu yöntemin ayırıcı özelliğini, modern bilim mantıkçılarının benimsedikleri bir ayırımda bulabiliriz (sentez).

Hans Reichenbach’ın “Bulma Bağlamı” ve “Doğrulama Bağlamı” diye belirttiği bu ayırıma göre, bilim mantığının konusu yalnız doğrulama işlemlerini kapsar. Bulma süreci ise, mantığın değil ancak psikolojinin konusu olabilir.

Retrodüksiyon

Pragmatik mantıkçılardan Peirse, indüksiyon ve dedüksiyon dışında üçüncü bir düşünme ya da çıkarım tipi olarak bu yöntemi, bilimsel buluşa özgü mantık olarak ileri sürmüştür. Çünkü, dedüksiyon yeni bir şey öğretmez, sonuç öncülde örtük olarak vardır. İndüksiyonda ise sonuç yeni bir kavram getirmez. Sınırlı yargımızı evrenin tümüne geneller. Bulunmuş kuramları test ederler ancak, yeni bir kuram oluşturmazlar. Halbuki retrodüksiyon, gözlemlerimizi, gözlem dışı kalan nesne veya süreçler tasarımlayarak açıklamayı sağlayan bir çıkarım biçimidir.

Konuk Yazar: Cahit GÜNAYDIN | WEBBLOG